PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM EVRELERİ
(Çocuklarda Cinsel Gelişim)
Giriş
Freud Erişkin kişiliğinin temel gelişiminin bebeklik ve erken çocuklukta oluştuğuna İnanır Freud’e göre her birimiz çocukluğumuzda bir takım gelişim dönemlerinden geçeriz. Her dönemin belirleyici özelliği cinsel yönden birincil derecede duyarlı bölgedir ve her evrenin yetişkin kişiliğinde bir etkisi vardır. Psikanalitik kuramda bu evrelere psikoseksüel gelişim evreleri denilir.
Gelişim dönemlerinde olan saplamalar yetişkin kişiliğini etkiler. Freud kişinin Libido denilen psişik enerji ile harekete geçtiğine inanıyordu. Onun görüşüne göre çocuk bu evrelerden geçerken bazı zorlukları ve krizleri aşmak zorundadır.
Çocuklar psikoseksüel gelişim dönemlerinden birinde sarsıcı bir deneyim yaşadıklarında( ya da aşırı doyum sağladığında) bu döneme bol miktarda libido yatırabilir. Bunun sonunda benlik yetişkin işlevlerini sürdürebilmek için gerekenden daha az enerji ile yetinmek zorunda kalır. Kişi yetişkinliğinde saplandığı gelişim evresine ait bazı özellikler gösterir. (Burger, 1916, S.85) Psikoseksüel gelişim kuramı Freud’ in dürtü kuramına dayanır. Her psikoseksüel gelişim aşamasının insanın temel psikolojik yapısı ve yetişkin yaşamındaki temel fonksiyonlarını belirlemede önemli bir yere sahiptir. Her psikoseksüel gelişim evresi birbirini takip ederek ilerler. Bu evrelerden birine saplanma çocuğun bir sonraki gelişim evresinde karşısına çıkacak bu evreyi sağlıklı bir şekilde atlatmasını etkiler.
‘En geniş anlamı ile gelişme; çocukluktan erişkinliğe, bilinçdışından bilinçliliğe, birincil süreçten ikincil sürece, haz ilkesinden gerceklik ilesine, bağımlılıktan özerkliğe, ve belirlenimcilikten özgür iradeye doğru ilerler’(Wallace,2008,s.47)
“ Fiksasyon psikoseksüel gelişimin(olgunlaşmanın) olgun olmayan bir düzeyde durmasıdır.Saplanma belirli bir psikoseksüel gelişim evresinde aşırı haz duyma ya da aşırı bir engelleme olduğu zaman ortaya çıkar.( Ersevim,1997s.65)
Fiksasyon dürtünün gelişiminin erken dönemlerinde oluşur. Dürtü nesnesine özel bir bağlılık gösterir ve haz kaynağı olan nesneden ayrılmaya karşı güçlü bir karşı koyuş vardır. Böylece nesnelerin değişkenliği de engellenmiş olur.
Psikoseksüel kurama göre bu dönemlerden birinin ya da çoğunun özelliklerini kişinin yetişkin yaşamında da belirgin bir şekilde göstermesi o döneme ait fiksasyonu gösterir. ‘Freud psikopastolojiyi çocuksu başa çıkma yollarının erişkinliğe kadar sürmesi olarak kavramlaştırmıştır ‘(Wallace,2008,66)
Freud’a göre psikoseksüel gelişim dönemlerinden birine saplanıp kalma( fiksasyon) ile belirli karakter tipleri oluşur.
Oral karakter: Yaşama karşı edilgen, alıcı, yeme, içme ve sigara gibi oral uğraşıları vardır.
Anal karakter: Düzenli, titiz, inatçı, katı kişilik Bu kişiler esneyemez, kendilerini ve çevrelerini denetim altında tutma ihtiyacı duyarlar.
Fallik karakter: Bu döneme saplanmada temel problemler ve nevrozlar ortaya çıkar.
Genital karakter: Böyle bir kişi bütün psikoseksüel gelişim dönemlerinden başarı ile geçmiştir. Karşı cinsten birileriyle olgun, anlamlı ilişkilere girebilir.
Oral dönem(1-3 yaş)
Anneye bağımlılık bu dönemin temel özelliğidir. çocuğun en yoğun bakım istediği dönemdir.
psikoanalitik kuramda doğumdan birinci yıl sonuna kadar olan dönem oral dönem olarak adlandırılır.Bu dönemde haz ilkesi egemendir. Dürtüler gerilim yaratır. Doğal dürtülerin hemen doyurularak gerginliğin değiştirilmesi beklenir. Çünkü çocuk dürtülerini erteleyebilecek olgunluğu ulaşamamıştır.
Psikolojik kurama göre erotojen bölge ağız ve çevresidir. Ağız ve dudaklar temel ve tek haz kaynağıdır. Çocuk tüm yaşamını o bölge aracılığı ile sürdürür. Ayrıca oral erotizm ve oral sadizm bu dönemin temel özellikleridir. Oral dürtüler iki yönlüdür. Oral erotizm, burada çocuk emerek haz alır. Oral sadizmde ise emerken ısırabilir.
Çocukta içten gelen açlık hissi bir gerilim yaratır. Bu gerilim hissi çocuğu dış dünya gerçekliğini tanımaya zorlar. Bu anlamda anne memesine ulaşma çocuk için dış dünya gerçekliğini tanımada ilk adımdır.
Anne çocuğun fiziksel beslenmesinin kaynağı olduğu gibi ruhsal beslenmesinin de kaynağıdır. Anne bebek arasındaki bu güçlü bağ zamanla bebeğin tüm insanlar arası ilişkilerini kapsayan nesne ilişkilerine dönüşür. Melonie Klein bunu “Iyi meme, iyi anne, iyi dünya” ve tam tersine “ kötü meme, kötü anne, kötü dünya” olarak özetlemiştir.
Bu dönemde ağız bölgesinin temel işlevi içe alma(incarporation) dır. Çocuk ağız ve duyu organları aracılığı ile içe alırken bir yandan da kendisine verilen şeyleri toplumsal anlamda elde etmeyi öğrenir. Etkin davranış tipi ise bağımlılık, edilgenliktir.( Öztürk, Uluşahin, 2011, S.100)
Oral dönemde aşırı doyurulma ya da doyurulmaktan yoksun bırakılma çocuğun psikoseksüel gelişimini etkileyebilir
Yetişkin kişilerde aşırı ağızcılık(ağızla cinsel doyum), oburluk gibi davranış özellikleri ruh çözümlemesinde oral saplanma belirtileri olarak yorumlanır. Böyle bir kişi başkalarından almaya alışmış, aşırı isteyici ve bağımlıdır.(Öztürk vd., 2011, S.101)
Oral dönem idin eğemenliği altındadır. İdin haz ilkesi egemendir. Güven ve güvensizlik duygularının temelinin atıldığı dönemdir. Libidonal enerji bebeğin kendine yönelmiştir. ihtiyaç algı ve kendini anlatımının odağı ağızdır.
Madde bağımlılığı, psikotik ve otistik durumlar, bağımlı kişilik örgütlenmesi oral dönem fiksasyonuna ait psikopatoloji örnekleridir.
Oral dönemde oluşması gereken duygu özgüven duygusudur. Bu da annenin(bakım veren kişi) düzenli ve tutarlı bir şekilde çocuğun ihtiyaçlarını karşılaması ile mümkündür.
Anal dönem(1-3 yaş)
Psikoanalitik kurama göre anal erotizm ve anal sadizm bu dönemin temel özellikleridir. Bu dönemde bebek ayağa kalkıp yürümeye başlar. Anal bölgedeki kasları kontrol etmeyi de öğrenir. Böylece dışkısını istediği zaman tutma ve bırakma yetisini kazanır. Bebek bundan haz alır. Dışkısını istediği zaman tutma, istediği zaman bırakmadan aldığı haz erotizm olarak tanımlanıyor. Aynı şekilde öfkesini gösterdiği zaman altına kaçırması da anal sadizm olarak tanımlanıyor.
Psikoanalitik kurama göre bu dönemdeki cinsel haz bölgeleri anal ve üretrol bölgelerdir. Bu bölgeler çocuk için özel haz alanı haline gelmiştir.
Bu dönemde çocuk her birine zıt iki duygu yaşar. Isterse çişini, kakasını tutabilir, isterse bırakabilir. Çocuk yeni kazandığı bu yetileri dış çevre ile olan ilişkilerinde bir etkilleşim aracı olarak da kullanır. Anal dönemin önemli özelliklerinden biri ilk defa iki zıt duygu arasında seçim yapabilme özelliğine sahip olmasıdır.
“Bu durum insanoğlu için yepyeni bir yetinin gelişmesi demektir. Istemek ya da istememek, yapmak ya da yapmamak işte özerklik duygusu birbirine karşıt istek ve eğilimler arasında seçim yapabilme gücüdür.” (Öztürk, Uluşahin, 2011, S.102)
Bu dönemde yapılan eğitim ve çocuğa yaklaşmada aşırılıkların olması çocuğun özerklik duygusunun gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bu dönemde erken tuvalet eğitimi, çocuğu utandırma, cezalandırma çocukta utanç ve suçluluk duygularının gelişmesine neden olur. Bu evredeki en büyük tehlike utanç ve suçluluk duygularının aşırı gelişmesidir.
Anal döneme fiksasyon, aşırı cimrilik, düzenlilik, katı görüş, inatçılık, esneyememe, titizlik ve kararsızlık gibi özelliklere neden olur. Anal tutucu veya anal tepkici karakter yapısı oluşur. Anal tutucu karakter öfkeyi tutmak ve bırakmakta belirlidir. Anal tepkici karakter karşıt duyguları sürekli bir arada yaşar. Öfkeyi çıkarmak için sürekli bağırır, sürekli oteriteye karşı gelir.
Fallik Dönem(3-5 yaş)
Bu dönemde çocuğun dikkati eşeylik organlarına yönelir. Psikoanalitik kurama göre anal dönemde cinsel dürtünün doyurulması ağız yoluyla, anal dönemde oral bölgenin işlevleriyle olurken yaklaşık üç yaşından ihtibaren artık eşeysel organın kendisi haz bölgesi haline gelir.
Freud bu gelişimi, yetişkin insanlardaki cinselliğin çocuksu bir benzeri olarak görmüştür. Bu dönemde Freud erkek eşeysel organının kız ve erkek çocuklarda üstün olarak kabul edildiğini ileri sürerek buna da “fallusun üstünlüğü” ilkesi adını vermiştir.
Fallik dönemde çocuk kendi kendisine cinsel organlardaki farklılığa ve çevrede olup biten her şeye karşı duyarlı ve bitmek tükenmek bilmeyen bir öğrenme isteği gösterir. Bu nedenle bu devreye sorma bilme tutkusu(coriosity) dönemi de denir.
Cinsel farklılkların öğrenilmesi cinsel benlik duygusunun gelişmeye başlaması cinsiyete uygun rollerin benimsenmesi bu dönemin önemli gelişimsel özelliklerindendir.
Bu dönemde çocuğu aşırı korkutma, suçlama, ceza, girişkenliğin kısıtlanmasına ve çekingenliğe neden olabilir.
Odipal dönemin en önemli özelliği ikili ilişkiden üçlü ilişkiye geçiştir. Bebeklik döneminde anne bebek arasında çok güçlü bir ilişki vardır. Baba genellikle dışarıda kalır. 2-3 yaşlarından ihtibaren çocuk babayı fark eder. Baba bebeği anneden kurtaran kişidir. Bu anlamda baba ikili ilişkiden üçlü(toplumsal) ilişkiye geçişin anahtarıdır. Dolayısıyla bu süreç sancılı olarak yaşanır.
3-4 yaşlarındaki erkek çocuk annesi sadece kendisini sevsin, baba ile ilgilenmesin ister. Hatta babasının yok olmasını ister. Dahası kendi egosatrik düşüncesine göre babasınında onu yok etmek istediğini düşünür. Bu dönemde baba çok güçlü bir rakiptir. Çocukta güçlü bir kastrasyon kaygısı başlar. Çocuk bu kastrasyon bunaltısından kurtulmak için zamanla baba ile özdeşim kurarak odipal çatışma çözülür. Kızlardaki elektra kompleksi de bu dönemde çözülür.
Psikoanalitik kurama göre çocuklarda vijdan ve ahlak duygusu bu özdeşimin gerçekleşmesiyle oluşur. Çocuk baba ile özdeşimini tamamlarken babasının değerlerini kendi kişiliğine sindirerek yavaş yavaş süperegosu gelişmeye başlar.
Bu dönemde çocuk genital organlarının farkına varır. Çocukluk masturbasyonları bu dönemde başlar. Çocuğun libidosu ilk defa dışarıya yönelir. Kostrasyon ankisiyetesi odipus çatışması ve penise imrenme bu döneme özgüdür. Kostrasyon ankisiyetesi erkek çocuğun genital organlarının hasar göreceği ya da bunları kaybedeceği korkusu yaşamasıdır.
Elektra kompleksi: Kız çocuklarda görülen odipal komplekse verilen isimdir. Gelecekteki cinsel role hazırlanmak için temel bağın anneden babaya kaydırılması ve babaya odipal bağ ile bağlanmasıdır.
Küçük kız gelişim için hem annesi hem de babası ile özdeşleşmek zorundadır. Libidonal enerjisini annesinden babasına kaydırmaktan ziyade annesine olan libidonal yatırımına ek olarak babaya da libidonal yatırım yapar.
Kısacası kadının ilk aşk nesnesi annesidir. Elektra komleksiyle bu aşk nesnesi baba olmaya başlar. Ancak temelde hala anneyi barındırır.
Erkek çocuğun odipal karmaşası hadım edilme korkusunun etkisi altında yok olup giderken, kız çocuğun elektra kompleksi annenin sevgisini kaybetme nedeniyle daha karmaşık ve zor bir süreç izler.
Odipal çatışma ve iğdişlik korkusunu çözememiş kişiler yetişkin yaşamında odipal eğilimler, iğdişlik korkuları ve bunlara karşı aşırı savunmaya geçebilirler.
Fallik döneme fiksasyon ilişkilerle ilgili sorunlar, rekabet, otorite ile ilişkilerde kendini gösterir. Fallik döneme fiksasyonda nevrozlar ve ankisiyete bozuklukları ortaya çıkar.
Gizil Dönem(5-11 yaş)
Bu dönemde beden gelişiminin yanında zihinsel gelişiminde de önemli bilişsel, davranışsal gelişmeler olur. Yargılama yetisi gelişir, neden sonuç bağlantılarını kurabilir, soyut düşünme yeteneği gelişir, duygusal tepkilerini gerçeklere ve sosyal koşullara göre ayarlayabilir.
Bu dönemin en önemli gelişimsel özelliği çocuğun haz veren cinsel ilgileri yatışmış, çocuk öğrenme, oyun öğretmeler, spor yapma, arkadaşlık kurma gibi yeni ilgi alanlarına kaymıştır. Bir anlamda çocuk dar alanından öğretmenler başka yetişkinler ve arkadaşlar gibi toplumsal alanlara kaymıştır. Bu sayede çocuk toplumsal kurallarla karşılaştıkça üst benliği giderek gelişmeye başlar.
“Gizlilik döneminde cinsel yönden bir uyuklama çağı olsa bile özdeşimlerin yoğunlaştığı, geliştirildiği ve süper egonun geliştirildiği çağdır. Bu nedenle bu dönemde çocuğun ilişki kuracağı kişiler önemlidir.” (Öztürk, Uluşahin, 2011, S.112) Bu dönem boyunca çocuk gerçekliği tanımayı ve bununla baş etmeyi öğrenir.
Bu dönemde çocukluk cinselliği ile ilgili eğilim, dürtü ve çatışmalar edeta uykuya yatmıştır. Bu dönemde oral eğilimler, iğdişik korkuları, odipal çatışmalar tümden bırakılmıştır. Çocuğun enerjisi büyük oranda yüceleştirme(sublimation) amacı için kullanılmaktadır. Çocuk okumaya, oyuna, araç ve gereçleri kullanmayı öğrenmeye yönelmiştir. Çocuksu dürtü ve eğilimlerin bırakılması, yeni özdeşimlerin yapılması ve yeni şeyler öğrenmek benlik olgunlaşmasının önemli aşamalarıdır.(Öztürk, Uluşahin, 2011, S.112)
Gizlilik dönemine fiksasyonda kişi dürtülerinin denetimini ele alamaz yine de bu döneme ait fiksasyonda psikopatoloji daha hafif olur. Bu dönemde fiksasyonda ihtiyaçlar yeteri kadar karşılanmazsa, iç güdü denetimini öğrenemez. Iç güdü denetimini sağlayamayan çocuk enerjisini öğrenme ve beceri geliştirmeye yönlendiremiyor. Örneğin aile sorumluluğu gibi uzun süreli sorumlulukları yerine getiremiyor.
Çocuğun ihtiyaçları çok aşırı şekilde karşılanırsa bu kez de obsesif kişilik örüntüleri ortaya çıkıyor. Mükemmelliyetci, işkolik, eğlenceye gezmeye zaman ayıramayan kişiler ortaya çıkabiliyor.
Ayrıca bu deneme fiksayonda başaramama korkusu, aşağılık ve yetersizlik duygularının gelişmesinin yanı sıra yalnızlık ve içe dönüklük gelişebilir.
Psikoseksüel gelişimin son evresidir. Bu dönemde nesne sevgisi gelişir. Olgun heteroseksüel ilişki kurma yeterliliği gelişir. Erken ergenlik döneminde bencil ilgiler, duygular ağır bastığı için narsistik bir dönem olarak kabul edilir.
Genital Dönem(11-13 yaş)
Bedensel, ruhsal ve cinsel olarak hızlı değişikliklerin olduğu dönemdir. Bu gelişimsel dönemin en belirgin özellikleri hızlı büyüme, cinsel dürtü artışı, kimliğin henüz tam olgunlaşmamış olması, ana babaya bağımlılığın henüz devam etmesidir.
Bu dönemde daha önceki psikoseksüel dönemlerde tam olarak çözülmemiş cinsel çatışmalar, odipal duygular yeniden aktive olur ve çocuğu zorlar. Bu dönemin en önemli özelliği çocuğun toplum içinde kimlik bunalımı yaşamasıdır.
Genital dönemde cinsel dürtüler çocuğun kendi vücut bölgesine değil karşı cinse yönelir. Psikoseksüel gelişimin son evresidir. Bu dönem nesne sevgisi gelişir. Olgun hetero seksüel ilişki kurma yeterliliği gelişir. Ergen büyüdükçe karşı cinse olan ilgisi giderek artar ve olgun hetero seksüel ilişkiye girme yetisi kazanır. Bu döneme fiksasyonda kimlik bunalımı ortaya çıkar.
Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist
Kaynakca
1-Burger, J. M. (2016). Kişilik. (Çev. Erguvan Sarıoğlu, İ. D.).İstanbul: Kaknüs Yayınları
2-Öztürk, M.O., Uluşahin, A. (2011). Ruh sağlığı ve bozuklukları. (11.Basım). Ankara:Nobel
3_Ersevin, İ,.(1997).Freud ve psikanalizin temel ilkeleri .Ankara:Nobel.
4_Wallace,E.R.(2008) Dnamik Psikiyatri kuram ve uygulaması(çev. Hakan Atalay) İstanbul:Okuyanus.