Evleneceğimiz kişinin kim
olduğuna karar vermek bundan sonraki uzun yaşam yolculuğunu kiminle geçirmek istediğine karar vermek demektir. Bu nedenle eş seçimi kişinin hayatta vereceği en önemli kararlardan biridir. Eş seçiminde yanlış kararlar almak kişiyi mutsuz bir hayat yaşamakla yüz yüze getirebilir.
Doğrusu aşık olduğumuz bir insanla evlenmek güzel bir şeydir. Ancak bu iyi bir evlilik ilişkisine sahip olacağımızı garantilemez. Eş seçiminde sevgi son derece önemli ve gerekli olmakla birlikte yeterli değildir. Bu nedenle eş seçimine karar verirken kişi, hem kendini hem de eş adayını iyice tanımaya çalışmalı ve değerlendirmelidir. Konu hem duygusal hem de mantıksal açıdan enine boyuna düşünülmeli, iyice tartıp biçilmelidir.
Evlilik terapisi seanslarında eşler daima ötekinin değişmesini talep ederler. Çünkü her şey ona göre eşinin başının altından çıkıyordur. Tabi öteki de berikinin düşündüğü gibi düşünüyor. Oysa kişinin iyi bir evlilik ilişkisine sahip olabilmesi için önce kendini iyi tanıması sonra da eş adayını tanıma safhasına geçmesi gerekir.
Öncelikle evliliğe karar vermeden önce kişi kendini iyice tanımalıdır. Çünkü "Ben kiminle evleniyorum, onunla anlaşabilecek miyim?" şeklindeki sorulara vereceği cevaplar kişinin kendini tanımasına bağlıdır. Genelde kişinin sadece evleneceği kişi üzerinde durması eş seçiminde yapılan hatalardan biridir. Kişi kendini tanıyıp tahlil etmediği için evleneceği eş adayı ile anlaşıp anlaşamayacağının cevabını sağlıklı bir şekilde veremez. Dolayısıyla kişi kendini gerçekten tanımakla işe başlamalıdır. İşin en can alıcı noktası da burasıdır. Can alıcıdır çünkü kişinin kendini tanıması karşısındaki eş adayını tanımaktan çok daha zordur. En genel anlamı ile kişinin kendini tanıması farkındalıktır. Aile ortamında, iş yaşamında, ikili ilişkilerde, kendiyle olan ilişkilerinde nasıl biri olduğu sorusuna cevap bulunmasıdır.
Bu soruya cevap bulunması kesinlikle kişinin kendi içinde zaman zaman yüreğinin burkulacağı, zaman zaman sevinç ve coşku duyacağı uzun ve yorucu bir iç yolculuğa çıkması demektir. Bu yolculukta kişinin anne karnından başlayarak çocukluk döneminde şekillenen kendi duygusal kalıplarını farketmesi, hissetmesi ve ayırt etmesi gerekir. Bu kalıplara örnek olarak korku, nefret, öfke, sevinç, coşku vb. duyguları verebiliriz. Kişi ancak bu şekilde zayıf ve güçlü yönlerini görebilir.
Kişinin kendini tanıma yolculuğunda iki yanlışı yapma potansiyeli vardır. Birinci yanlış kendi benliğini olduğu gibi göremeyip şişirmektir. Bu durumda kişi en iyi evliliği, en iyi kariyeri ister. Bununda hayal kırıklığı ile sonuçlanma olasılığı oldukça yüksektir. Diğer taraftan kendini olduğundan değersiz görebilir ki bu da kendine güvenmemesine ve ikili ilişkilerde olumsuz yaşantısal deneyimlere zemin hazırlar.
Kısacası kişi önce kendini tanımalı ve önceliklerini belirlemelidir. Bu konularda farkındalık geliştirmelidir.
Kişi kendini tanıma sürecini tamamladıktan sonra eş adayını tanıma sürecine girmelidir. Eş adayını tanımanın,
Birininci yolu: Onun geçmiş yaşantısına bakmak, geçmiş yaşantısını tanımak ve öğrenmektir.
İkinci Yolu: Eş adayının arkasında neler bıraktığına bakmaktır. Çevresinde nasıl bir izlenim bıraktı? Şimdiye kadar neler ortaya koymuş, onun alışkanlıkları nelerdir? Alışkanlık deyip geçmeyin, alışkanlıklar hayatımızdır.
Üçüncü yolu: Etkileşim halinde kişi hakkında izlenimler edinilmelidir. Kişi ben bu kişiyi seviyorum deyip ilk iki nedeni atlar ve etkileşim sırasındaki izlenimlerini baz alarak karar verirse yanılma payı hatırı sayılır derecede artar. Çünkü evlenecek kişiler evlenmeden önce genellikle olaya duygusal yaklaştıkları için birbirlerinin sadece olumlu taraflarını görürler. Olumsuz taraflarını ise evlendikten sonra bir arada yaşamaya başlayınca anlarlar. Bu da evlilikte yaşanan hayal kırıklıklarının en önemli nedenlerinden biridir. Bu hayal kırıklıkları da evlilik sorunlarının en önemli nedenlerinden biridir.
Evlilikte aşk ve sevgi önemlidir. Ancak aşk ve sevginin iyi bir ilişkinin meyveleri olarak ortaya çıktığının altı iyice çizilmelidir. Bu nedenle evlenecek kişinin olumlu ve olumsuz tarafları iyice tanınıp kişinin kendi öncelikleri ile kıyaslanmalıdır. Aksi takdirde kaçınılmaz hayat dalgaları evlilik gemisine çarpmaya başladığında eşler arasındaki anlaşmazlıklar evlilik ilişkisinin gündemine oturur.
Evleneceğimiz kişiyi tanımaya çalışırken kendimize,
Evleneceğimiz kişi neyi seviyor?
Nelerden hoşlanıyor?
Nelerden nefret ediyor?
Fikirlerinde, hayat felsefesinde ve kişiliğinde benimki ile örtüşen taraflar var mı?
gibi sorular sorarak farklılıklar ve benzerlikler tahlil edilmelidir.
Ayrıca sevgi de test edilmelidir. Seven kişi fedakarlık eder. Birbirini sevmek ve tanımak yeterli değildir. Kişilerin iyi bir evlilik ilişkisine sahip olmaları için karşılıklı çaba sarfetmeleri gerekir. Doğrusu evliliğin kader çizgisini çeken şey de eşlerin karşılıklı çaba göstermeleridir.
Evlilik öncesinde çoğu kişi duygularının güdümünde hareket eder. Açıkcası burada bir sevgi ve duygu köprüsünün olması çok istendik bir durumdur. Ancak kişilerin aşık olma döneminde duyguları ile hareket ederken karşıdaki kişiyi yanlış değerlendirme olasılığı çok yüksektir.
Toplumda eş adaylarının flört etmeleri gerekir gibi genel bir kabul olsa da flört döneminde bazı eş adayları bazı yönlerini gizleyebiliyorlar. Bu dönemde eş adayları duydusal nedenlerle birbirlerine objektif bakamazlar. Dolayısı ile flört dönemi gerçek manada adayların birbirini tanımasını garantilemez. Evlilik terapilerinde ve evlilik öncesi danışmanlık seanslarında tarafların birbirlerini bağımsız ve tarafsız gözlemleyemediği ya da bazı şeyleri birbirinden gizleyebildiklerini, birbirlerine nesnel yaklaşmadıklarını gözlemlemekteyiz.
Eş seçiminde en önemli yanlışlıklardan biri karar verirken sevginin birinci plana alınmasıdır. Oysa evlilik kararı verirken birinci plana alınması gereken şey evlenecek kişilerin ortak yönlerinin, değerlerinin olup olmadığıdır. Hayat felsefesinin azami noktalarda uyuşup uyuşmadığıdır. Kişi benim gerçek önceliklerim neler diyebilmeli ve eş adayının gerçek öncelikleri ile karşılaştırarak bu gibi konularda farkındalık geliştirmelidir.
Evlilik öncesi dönemde kişiler baştan aşkı yakalamış olabilirler. Ancak bu aşkın iyi bir ilişki ile korunup kollanmaması durumunda kısa zamanda yok olacağını kafalarının arka planında tutmalıdırlar. Çünkü iyi bir evlilik ilişkisi ancak emekle gün be gün ve saat be saat inşa edilebilen bir şeydir.
Evlilik döneminde nişalılık sürecine dikkat edilmelidir. Bu dönem evlilik ilişkisi için olumlu veya olumsuz sınyellerin verildiği dönemdir. Evlilik öncesi dönemde nişanlılık süreci en çekici en hoş dönemlerden biridir. Çünkü insanın kendisini düşünen birisinin olması çok hoş bir duygudur. Diğer taraftan evlilik hazırlıklarının oluşturduğu stres ve birbirlerini daha iyi tanımaya başlamalarıyla aynı zamanda bazı problemlerinde yaşandığı bir dönemdir.
Evlilikte ortaya çıkma ihtimali olan olası problemlerden bazıları (ama asla hepsi değil) bu dönemde baş gösterebilir. Bu aslında çiftin problemleri birlikte aşıp aşamayacakları konusunda veri veren yaşantısal bir deneyimdir. Çift nişanlılık döneminde yoğun problemler yaşaması ve bunların aralarında halledilememesi durumunda bu problemlerin evliliğe taşınarak evlilik ilişkisini zehirleme olasılığı her zaman vardır. En çok da çiftlerden biri için problematik bir durum diğeri için problematik değilse ve kişi tek başına bunu içinde yaşıyorsa bu olasılık artar.
İkili aşk ilişkilerinin tölerans aşamasında kişilerin en çok yaptıkları yanlışlardan biri partnerinin hoşuna gitmeyen taraflarını görmezden gelip "evlenince değişir" ya da "ben onu değiştiririm, şimdi karşı çıkarsam ilişkimi kaybederim" düşüncesidir. Diğer taraftan da çiftler ilişkinin kuruluşu, nişanlılık aşamasında birbirlerini tanırken ortaya çıkacak farklılıkları büyütme eğilimine de kapılabilirler. Partnerlerin yüzde yüz uyumlu olmasını beklemek iki insan arasındaki ilişki gerçekliğine uymaz. Taraflar arasında bazı konularda farklı hatta zıt görüşlerin olması kaçınılmaz ve doğaldır, hatta bir zenginliktir. Her iki partner farklı bireyler olarak birbirlerinin farklı iç dünyalarının olduğunu kabullenmeli ve birbirlerinin iç dünyalarına saygı ile yaklaşmalıdır.
Aynı şeyleri yapmaktan hoşlanma, olaylar karşısında benzer tepkiler gösterme eğilimi sıklıkla beklenir ve istenir. Ancak bu partnerin özel dünyasını yok saymaya farklılıkları görmezden gelmeye neden olursa farklılıklar ortak noktalar için feda edilir. Bu da beraberinde aşırı kontrolü, en kötüsü de kişinin bireyselliğinin sönümlenmesine ve ilişkide içtenliğin ölmesine neden olur. Çünkü kişiyi var eden şey kendine has iç özellikleridir. Yani evleneceğim kişinin her şeyi benim gibi olmalı yanılgısına düşülmemelidir.
Evlilik öncesi her ilişki bir tarafıyla bütün dış etkilere açık, kendi içinde zayıf bir dönemi yaşar. Henüz kök salmadığı için iklim şartlarının her türlü zararlı etkisine açıktır.
Evlenecek kişiler olmaz, vaz geçerim, boşanırım düşüncesi ile yola çıkmamalıdır. Evlilik yetişkin yaşamına bir yolculuktur ve bu yolculuğa tereddütle çıkılmaması tavsiye edilir.
İkili ilişkilerin dinamiğine baktığımızda ileride doğacak olası sorunlar gören göz ve duyan kulak için daha baştan bellidir. Bu anlamda ileride doğacak sounları önlemek için evlilik öncesi danışmanlık (evlilik öncesi terapi) çiftler için önemli bir başlangıç noktasıdır ve sorunları önleyici, koruyucu bir işleve sahiptir.
Evlilik öncesi danışmanlık çiftleri evliliğe hazırlayan bir çeşit psikoterapi türevidir. Evlilik öncesi danışmanlık, evlilik ve aile terapistleri tarafından yürütülür.
Evlilik öncesi terapide evlilik terapisti çiftleri :
-Eşler arası sağlıklı iletişim
-Evlilik beklentilerinin neler olduğu
-Evlilikte roller ve sorumlulukların paylaşılması
-Yakın, aile ve akraba ilişkilerinin yönetilmesi
-Çocukların yetiştirilmesi
-Geleceğe yönelik ortak kararlar verme
-Sağlıklı cinsel yaşam
vb. konularda tartışmaya ve uzlaşmaya teşvik eder.
Yapılan araştırmalarda evlilik öncesi danışmanlık ve terapi alan çiftlerin daha uyumlu olduklarını ve evlilik doyum ölçeklerinde daha yüksek puanlar aldıklarını göstermektedir.
Evlilik öncesi danışmanlık bir evlilik ve aile danışmanından evlilik öncesi danışmanlık ve rehberlik almak uzun soluklu bir ilişki için iyi bir başlangıç noktasıdır.
Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist
Aile ve Evlilik Terapisi ile ilgili Makalelerimiz